Trabzon Ahi Evran Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan Nuray YEŞİLARAZ, 52. Uluslararası Antalya Film Festivalinde Kalandar Soğuğu adlı Filmdeki rolüyle En İyi Kadın Oyuncu ödülünü aldı.

“Bir sabah nöbetteyim bir akşam kırmızı halıda”
Trabzon Ahi Evran Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hemşire olarak çalışan, son 8 yıldır da Trabzon Şehir Tiyatrosu’nda sahneye çıkan Nuray Yeşilaraz’ın oyunculuk ruhunda var. Bu yıl düzenlenen 52. Antalya Film Festivali’nde Kalandar Soğuğu / Cold Of Kalandar Filmdeki Karadenizli bir kadını canlandıran rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü aldı. “Ben aslında hemşireyim ve burada olduğuma çok şaşkınım” diyor. İzin başhekimden olunca ben de rahatladım tabii. Rahatlamasına rahatladım ama Karadeniz Bölgesi’nin doğa ve iklim koşullarının çetinliğinin yanında filmde hayvanların, down sendromlu kontrolü zor bir çocuğun olması gibi nedenlerle çekimler uzadıkça uzadı. “Bugünkü nöbetimi yarın akşamla değişebilir miyim?” veya “Bu hafta şu günlerde çalışabilir miyim?” gibi taleplerim bitmek tükenmek bilmedi. Hem ben rica etmenin mahcupluğundan bıkmıştım hem yöneticilerim hem de mesai arkadaşlarım sık sık çalışma günlerinin, nöbetlerinin değiştirilmesinden bunalmışlardı. Zaten hemşirelik Türkiye’deki sağlık sisteminin çalışma şartlarında severek yapılsa da insanı 10-15 yılda bedenen ve ruhen tüketebilen bir meslek. Hasta birey ve ailelerine hizmet vermenin nöbetli ve vardiyalı çalışmanın insanların psikolojik, fizyolojik sağlıkları, sosyal yaşamları ve aile yaşamlarının üzerindeki olumsuz etkileriyle baş etmekte tükenen meslektaşlarım beni ne kadar idare edebilirlerdi ki…
-Filmde bir de down sendromlu çocuğunuz var. Vaktinizin birçoğunu onunla geçirdiniz. Neler yaşadınız?

İlk duyduğumda benim içim kaldırmaz, çok üzülürüm demiştim ama sosyal sorumluluk adına sadece down sendromlu değil, birçok engelli çocuğumuzun bu tip işlerde aramızda olması gerektiğini düşünüyorum. Onları hayata dahil etmemiz gerekiyor. Ailelerin saklamaması lazım. Ben gerçekten ödülü sahnede o çocukla birlikte almak isterdim.
-Bundan sonrası için planlarınız nedir? Ne düşünüyorsunuz?
Ben bir şey düşünmüyorum. Düşünenler beni bulsun dermişim! Şaka bir yana hemşirelik benim geçimimi sağladığım bir meslek. Fakat durum projeye göre değişir. Ücretsiz izin alma hakkımı kullanabilirim. Tekliflere tabii ki açığım. Hemşirelik o kadar kolay bir meslek değil. Kaç yıldır çalışıyorum hâlâ nöbetten çıkamadım. Stresi çok fazla.
-Oyunculuk da kolay değil bir yandan. Siz de deneyimlediniz.
Burada tiyatroyu bir hevesle yapıyorum açıkçası. Kazandığınız para yolda gidiyor. Maddi bir karşılığı olmamasına rağmen severek yapıyorum. Tiyatronun da şartları kolay değil tabii. Farklı rollere girip onun hakkını verebilmek gerekiyor. Benim yapım da öyle aslında, bir şeyi en mükemmel haliyle yapmam gerekiyor. Yapamayacaksam hiç bulaşmam.
“Ödülü ben alınca babam koltuktan fırlamış”
-Ömrünü sinemaya adayıp da Antalya Film Festivali’nden ödül alamayan oyuncular var. Siz emeğinizin karşılığını çok değerli bir ödülle aldınız. Adınızı duyduğunuzda ne hissettiniz?
Açıkçası çok şaşırdım. Sahnede ödülümü alırken de söyledim zaten, orada olduğuma çok şaşkındım. Hâlâ da öyleyim. Bu kadar değerli bir ödüle jüri beni layık gördüğü, ünlü olmadığım halde gözden kaçırmadığı için çok mutluyum ve hepsine çok teşekkür ederim. Çevremdeki insanların sevincini gördükçe ne yaşadığımı anlamaya başladım aslında. Çok garip bir durumdu benim için, bir Sabah hastanede nöbetteyim, bir akşam kırmızı halıda.
-Trabzon’a döndüğünüzde neler oldu? Aileniz, çalışma arkadaşlarınız neler söyledi?
Ödülü aldığımda babam koltuktan fırlamış. Evdeki herkes havalara zıplamış. Özellike o çektiğim zahmeti en iyi onlar biliyordu, karşılığını almama da en çok onlar sevindi diyebilirim. Trabzon’da sanatla ilgilenen yaklaşık 10 tane tiyatro grubu var. Her ne kadar başka bir imajımız olsa da bir yandan da sanatsever bir şehir Trabzon. Telefonlarım susmadı döndüğümden itibaren. Kimisi “ağlayarak izledim”, kimisi “çığlıklar attık” dedi. Onların mutluluklarını gördükçe heyecanım daha çok arttı. Döndüğüm akşam nöbete gittim, arkadaşlarım bana sürpriz yapmışlar. Pasta ve çiçek alıp sahnede ödülü aldığım anın fotoğrafını çekip tişört bastırmışlar. Herkes çok mutlu oldu.