Rıza SEVİM (1962 – 08.09.1974)

Yıl 1974 Eylül ayı, Almanya’da çalışan Mustafa amcamın Kemerli mahallesindeki evi yapılıyor.

Evi usta Salih SEVİM yapıyor. Mahmut amcam da ustaya hizmetçilik ediyor.

Mahalleye araba yolu olmadığından inşaat malzemeleri hayvanlarla taşınıyor. Mahmut amcamın atı Salih ustanın da katırı var.

İnşaat malzemeleri köyümüzün girişine kadar gelen araba yolunun son dönüş alanından Sarıca köyünden taşınıyor. Komşu Sarıca köyünde Hayri Kocabaş’ın kullandığı kamyonu var. Kamyon yolun sonuna malzemeleri getiriyor hayvanlarla malzemeleri inşaat alanına taşıyoruz. Malzemelerin olduğu alana “Hayri’nin dönüşü” denirdi.

Hayvanlarla yük taşıma yol güzergahımız

Ortaokul 3. sınıftayım okullar 1974-75 Eğitim öğretim yılına başlamıştı. 8 KM yolu yürüyerek Çarşıbaşı Ortaokuluna giderdim. Hafta sonu tatiliydi.

Rıza ile Bana dediler ki: Siz hayvanlarla inşaat malzemesini taşıyın akşama sizi Trabzon’a Fuara götüreceğiz. Hayrinin kamyonu akşam Fuara gidecek. O yıllarda Trabzon’da şimdi ki Valilik Emniyet Müdürlüğü alanına Fuar kurulurdu. Fuar ve Sinema tek eğlencemizdi.

Çok sevindik içimiz içimize sığmıyor akşam olsa da Fuara gitsek diyoruz. Ben Mahmut amcamın atı ile Rıza da kendilerinin katırı ile dik patika yollardan inşaat malzemesi taşıyoruz. Çakıl-Kum taşıdığımızı anımsıyorum ama Tuğla da olabilir. Her malzeme almaya indiğimizde araba yolunda ata biner 100 Metre kadar koştururduk. Benim sürdüğüm at daha hızlı koşardı. Rıza “Gelecek sefer ben geçeceğim seni” derdi.

O dik patika yollardan şimdi olsa hiç bir hayvan gitmez 14 yaşında çocukların at katır ile yük taşıyamayacağı gibi, zamane insanların da hayvanlarında hal ve hareketleri değişti diye düşünüyorum.

Ben diyeyim 10 sefer siz anlayın 15 sefer gün boyu hayvanlarla yük taşıdık. Bu arada Mustafa’ya da (Abidin oğlu) akşama fuara gideceğiz dedik. Bende gelirim dedi.

Akşam oldu Salih usta, Mahmut amcam, Rıza, Mustafa birlikte Hayri’nin dönüşüne indik Fuara gitmek üzere kamyona bindik. Kamyonu Sarıca köyü halkı doldurmuştu. Kadınlar ortada oturuyor erkekler kamyonun kasasının kenarlarından tutarak ayakta duruyordu. Kamyon açık brandası yoktu. Herkes neşe içinde gülmeler şakalaşmalarla kamyon hareket etti.

Çarşıbaşı’na yaklaşırken karşıdan gelen araba ile geçiş tartışması oldu sen geri git yol ver yok ben geri gidemem sen geri git şeklinde tartışma oldu.

O zamanlar yol dar iki araba her yerde geçiş yapamıyor bir tanesi geri geniş yere gidecek ki geçiş sağlanacak. Orada milletin neşesi kaçtı kavga büyümeden önlendi. Kasasında bulunduğumuz kamyon mu geri gitti yoksa karşıdan gelen araba mı geri gitti net anımsamıyorum. Geçiş sağlandı yola devam ettik.

Kamyonu kullanan Hayri Kocabaş abinin kardeşi Ahmet abi Gidiş-Geliş 5 TL ücret toplamaya başladı.

Asfaltta kamyonun kasasının sol tarafında Mahmut amcam, ben, Mustafa ve Rıza ayakta duruyorduk. Kamyon yavaş seyir ediyordu. Akçaabat mevkilerinde Mustafa ile kamyon kasasının sağ tarafına geçtik ki geçiş yapan araçlara bakmak için Rıza’ya da bu tarafa gel buradan daha manzaralı görünüyor dedik. Rıza yanımıza gelmedi.

Hava karanlık olmuş Trabzon’a da yaklaşmıştık ki bir ses oldu naylon kağıdın rüzgarda çıkardığı şakırdı gibi anlık ne olduğunu anlayamadım. Mahmut amcam kamyonun arka kapağından sarkmış düştü düşecek pozisyonda hemen çektik yukarı yatırdık ama ses yok kendinde değil.

Rıza Kamyonun kasasında sırt üzeri yatıyor onda da ses yok. Bir babanın oğlu için avazı çıktığı kadar bağırdığına ağladığına orada şahit oldum. Salih abi Rıza Rıza oğlum diye ağlıyordu. Allah hiç bir babaya evlat acısı yaşatmasın.

Geçiş anında karşıdan gelen kamyonun dışarı taşan yükü bizim kamyon kasasının kenarında duran yolculara vurmuş

Kaza yerinde durmadan Numune Hastanesine geçtik. Rıza’yı en son Numune Hastanesinin eski girişinde içerde asansör kapısında sedyenin üzerinde gördüm. Sık sık nefes alıyordu karnının şişip indiğini gördüm. Bana sen amcanı takip et dediler. Amcamı koğuşa çıkardılar sanırım Hariciye koğuşuydu geniş bir koğuş 20 yatak var amcam bağırmaya başladı ben korkuyorum bir şey yapamıyorum.


Kazayı duyan köylümüz Şükrü TOSUN, Kazım TOSUN geldiler. Şükrü TOSUN amcamın yanında kaldı, bu çocuk refakatçı kalamaz dedi, Kazım TOSUN ile beraber Akçaabat’a geldim. O gece Kazım Tosun’un Akçaabat Lisesinin oralardaki evinde kaldım. Başka birinin de şehir de evi yoktu zaten. Sabah Numune hastanesine amcamın yanına döndüm.

Numune Hastanesi dış kapısında bekçi vardı beyaz saçlı uzun boylu bir abi kazazade olduğumdan beni tanıdı hastaneye girip çıkmama izin veriyordu.

Değerli çocukluk arkadaşım kardeşim Rıza’yı o elim kazada kaybettim, mekanı cennet olsun. Mahmut amcam ise, hastanede ve evde uzun müddet yatarak tedavi gördü sağlığına kavuştu ama kazanın bazı izleri hala kendisinde var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir