Avlunun sağ tarafında, Yusuf Bâli Çelebi’nin oğlu Bektaş Çelebi’ye konuk olan Silistre Valisi Malkoç Bâli İbn-i Ali Bey’in 1554 yılında yaptırmış olduğu bir çeşme bulunmaktadır. Renkli kesme taşlardan yapılmış olan çeşmenin üç kurnası vardır. Çeşmenin suyu Çilehane Tepesi eteklerindeki bir kaynaktan gelmektedir. Çeşmenin alınlığına da H.1270 tarihli bir kitabe açılmış bir kitap sayfası görünümünde yerleştirilmiştir. Bu çeşmeye Mısır Prenseslerinden Kara Fatma Sultan 1853 tarihinde Mısır’dan mermer bir aslan heykeli göndermiş ve bu yüzden de çeşmeye Arslanlı Çeşme ismi verilmiştir. Çeşmenin suyu üç borudan sürekli akmakta olup, bu gözlerden biri arslanın ağzındadır.

Kemer üzerindeki kitabede; “Malgoç Bali idi Ali hazretleri gaziler serdarı, erenler serveri Hacı Bektaş Velî aşkına eyledi cari nur-ı ‘aynı bu kevseri’ ‘962’de teşnelikten oldı abdalan beri”ifadesi bulunmaktadır.

Sersem Ali Baba’nın buraya bir çeşme yaptırdığını ancak bunun kaldırıldıktan sonra yeni yapılan çeşme olan aslanağzı çeşmesinin inşasından sonra kitabenin buraya konduğunu biliyoruz. Çeşmenin üzerindeki kitabede de şunlar kayıtlıdır:

“Muş eden bulur hayat-ı Cavidan
Çeşme-i hayvan ki derler işte bu
İç şehid-i Kerbela’nın aşkına
Ver salat ile selam ile vuzu
Cevher-i tarihini söyle Hilmiya
Aslanın ağzından aktı buzlu su”

(1270 – 1854)

Arslanlı çeşmeden sonra doğu revaklarının altında üç ayrı bölüme açılan kapılar görülmektedir. Bunlardan çeşmenin hemen yanı başındaki kapı eski Ekmek Evi’ne açılıyordu. Günümüzde burası bir depodur. İkinci kapıdan müze yönetimine geçilmektedir. İkinci kapı eskiden Aş Evi Babası köşküne geçişi sağlıyordu. Üçüncü kapıdan ise doğrudan doğruya Aş Evi’ne girilmekteydi.

Aslanlı Çeşme’nin sağdaki duvar payesine nakledilmiş bulunan kitabesinde 962 (1544-55) yılında ünlü akıncı beylerinden Malkoçoğlu Bâlî Bey tarafından yaptırıldığı belirtilmekte, cephesindeki diğer kitabeden ise 1270 (1853-54)’te ihya edildiği anlaşılmaktadır. İhya kitabesinde adı geçmeyen kişinin “Mısırlı Kara Fatma Hatun-Sultan” olduğu rivayet edilir. Arslanlı Çeşme, sarı ve kırmızı renkli kesme taşlar ile iç içe örülmüş altı adet sivri kemere sahiptir. Osmanlı mimarisinin klasik üslup dönemine ait olmasına rağmen Memlûk etkili bir taşra üslubu sergileyen bu çeşmenin ortasında, Kara Fatma Hatun’un Mısır’dan getirttiği söylenen aslan heykeli yer alır. Batı etkisinin hissedildiği, tepesinde de “Yâ Ali” ibaresi ve zülfikâr tasviri bulunan bu heykel, “Allah’ın aslanı” olarak anılan Hz. Ali’yi temsil etmektedir. Bunun yanı sıra çeşmenin cephesi, üç adet lüle, beş adet on iki köşeli teslim taşı, on iki dilimli gülçeler gibi başka sembolik unsurları da barındırır. İç kapısında yer alan kitabede 968 (1560-61) yılında Malkoçoğlu Bâlî bey tarafından yaptırıldığı belirtilen aşevi, ziyaretçisi kalabalık olan Pir Evi’nin en itibarlı birimi olup aşevi babası tarikat teşrifatında Dede Babadan sonra ikinci sırada yer almaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir