İmam Cafer-i Sadık buyruğunda, dedelik şöyle anlatılıyor:

“Dedelik (Mürşitlik) Muhammed-Ali’den kalmıştır. Bu nedenle Evladı Resulden başkasına dedelik etmek ve talib olmak caiz değildir.”

Dikme dedeler, hizmet yetkisini Mürşid ve Pirlerinden alırlar. Dikme dede, oçakzade değildir.

Seyyidlerin (Dede), belli neden ve sebeplerden ötürü taliplerine gidip irşad edemediklerinden dolayı; O alanlarda, taliplerin hizmetini görecek, olan biteni takip edecek ve pirin geldiği zaman pire taliplerin arzu hallerini doğru bir şekilde aktaran bilgi veren kişilere dikme dede denir.

Dedeyle talip arasındaki ilişki muhteşem bir olaydır. Derdiyle dertlenir, acısıyla acılanır, her şeyini paylaşır. İyi günde kötü günde birlikte olunur. Yaşam birlikteliği vardır. Dedelik evladı resuldür birilerinin emrinde olmaz. Dedelik başlı başına bir işleyiştir, felsefedir, yaşamdır. Aleviliğin kadimden beri gelen bir felsefesi var. ‘En-el Hak’ demiş, felsefeyi çizmiş, ne yerde aramış ne gökte aramış. Karşısındakini hak bilmiş. Hak ile hak olmuş bir inanç bu..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir